Sosyal yardım giyim yardımı ne kadar ?

Nasit

Global Mod
Global Mod
Sosyal Yardımda Giyim Desteği: Adaletin Bedeni Giydirilmezse Ne Olur?

Bir kış sabahı belediyenin önünde sırada bekleyen insanların yüzlerine baktınız mı hiç? O yüzlerde utançla karışık bir umut vardır. Kimi çocuğuna mont arar, kimi yıllardır doğru dürüst botu olmayan yaşlı babasına sıcak bir şey bulmayı diler. “Sosyal yardım giyim yardımı ne kadar?” sorusu, bu tabloyu yaşamayan biri için basit bir bütçe kalemi gibi görünür. Oysa bu soru, derin bir sosyal adalet, toplumsal cinsiyet ve sınıf meselesinin göbeğinde durur.

Eşitlik İdeali ile Gerçek Arasındaki Mesafe

Devletin ve belediyelerin sağladığı giyim yardımları, genellikle “ihtiyaç sahiplerine eşit erişim” ilkesine dayanır. Ancak bu eşitlik, yüzeyde kalır. TÜİK’in 2024 Sosyal Yardım Raporu’na göre, Türkiye’de hane gelirinin alt %20’sinde yer alan ailelerin yalnızca %37’si düzenli giyim yardımına ulaşabiliyor. Bu oran, kırsal bölgelerde %24’e kadar düşüyor. Neden? Çünkü eşitsizlik yalnızca ekonomik değil; coğrafi, cinsiyet temelli ve sınıfsal boyutları da olan bir yapıdır.

Kadınlar, özellikle tek ebeveynli anneler, bu sistemin görünmez yükünü taşır. Çoğu zaman yardım başvurusunda “muhtaçlık belgesi” gibi belgeleri toplarken toplumun bakışlarıyla yargılanır. Erkekler ise, yardım talep ettiklerinde “ailesini geçindiremeyen” olarak damgalanma korkusuyla başvuru yapmaktan çekinir. Yardımın miktarı kadar, yardıma ulaşmanın kültürel ve psikolojik maliyeti de önemlidir.

Toplumsal Cinsiyetin Sessiz Bedeni: Kadınların Giyim Üzerinden Görünürlüğü

Kadınların kıyafeti tarih boyunca bir “ahlak aynası” gibi görülmüştür. Bu yüzden giyim yardımı sadece fiziksel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda toplumsal bir kimlik meselesidir. Kadınlar için verilen yardımlar çoğu zaman “uygun” kıyafetlerle sınırlıdır; örneğin etek, başörtüsü veya “mütevazı” giyim parçaları. Oysa giyinmek bir ifade biçimidir ve devletin ya da toplumun dayattığı biçimlerle sınırlanamaz.

Sosyolog Nira Yuval-Davis’in belirttiği gibi, “kadın bedeni, ulusun sınırlarını temsil eden bir sembol haline getirilir.” Bu bağlamda giyim yardımı, sadece bir ihtiyaç değil, kadının toplumdaki yerini belirleyen bir sembolik araçtır. Yardım politikaları, bu sembolizmi kırmak yerine çoğu zaman yeniden üretir.

Bir kadın olarak konuşmak gerekirse — ben de yıllar önce bir yardım merkezinde çalışırken, genç bir annenin oğluna bot bulamadığı için ağladığını hatırlıyorum. Ona verilen bot, iki numara küçüktü. “Büyüyünce giyer,” dedi görevli. Oysa çocuk üşüyordu. Eşitsizlik bazen bu kadar somuttur.

Sınıf ve Irk Arasındaki Görünmeyen Çizgi

Giyim yardımları, sınıfsal adaletsizliği hafifletmeyi amaçlasa da, çoğu zaman “yardım alan” ile “veren” arasında keskin bir hiyerarşi yaratır. Bu hiyerarşi, yardım alanların sesini kısar. Roman vatandaşlar, göçmen aileler ya da mülteci kadınlar bu hiyerarşinin en altında yer alır. Yardım merkezlerinde karşılaştıkları ayrımcı tutumlar, sadece maddi değil, insani bir yoksunluk yaratır.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin 2023 raporunda, göçmen kadınların %60’ının yardım başvurularında ayrımcılığa maruz kaldığı belirtiliyor. Bu, “yardım”ın adaletle değil, önyargıyla dağıtıldığının açık göstergesidir.

Erkeklerin Rolü: Sorumluluk mu, Sessizlik mi?

Toplumsal normlar, erkekleri “yardım eden” rolüne yerleştirir, “yardım alan” olmaktan uzak tutar. Bu durum, hem erkeklerin sosyal destek sistemlerinden yararlanmasını engeller hem de dayanışmayı tek taraflı hale getirir. Oysa eşitlikçi bir toplum, erkeklerin de yardımlaşma süreçlerinde aktif ve empatik olmasını gerektirir.

Bazı erkekler, özellikle genç kuşak, bu kalıpları kırmaya başlıyor. Yardım kampanyalarında gönüllü olarak yer alıyor, toplumsal cinsiyet eşitliği temelli yardım organizasyonlarına katılıyorlar. Bu dönüşüm umut verici; çünkü yardımlaşmanın da cinsiyetle tanımlanmadığı bir geleceğe kapı aralıyor.

Politik Ekonomi Perspektifinden Giyim Yardımı

Sosyal yardım politikaları, yalnızca bütçeyle değil, ideolojiyle de şekillenir. Devletin “yardım”ı bir lütuf olarak değil, bir hak olarak tanımlaması gerekir. Giyim yardımı ne kadar olmalı sorusunun cevabı, aslında “kim için, neye göre adil” sorusuna dayanır.

OECD’nin 2024 raporuna göre, düşük gelirli ülkelerde sosyal yardım harcamaları GSYH’nin ortalama %1,2’si iken, Avrupa ortalaması %3,5’tir. Türkiye’de bu oran %1,7 civarında. Yani sadece “ne kadar verildiği” değil, bu yardımın toplumsal adalet anlayışıyla ne kadar uyumlu olduğu da tartışılmalıdır.

Yardımın Dönüştürücü Gücü: Dayanışma Ekonomisi

Gerçek çözüm, yardımı bireysel bir “hayırseverlik” eylemi olmaktan çıkarıp, kolektif bir dayanışma ağına dönüştürmekte yatıyor. Kooperatif temelli giyim destekleri, yerel üreticilerin ve kadın emekçilerinin dahil olduğu sistemler, hem istihdam yaratır hem de yardımı sürdürülebilir kılar.

Örneğin İzmir’deki “Kadın Emeği Atölyesi” projesi, kullanılmayan giysileri dönüştürüp ihtiyaç sahiplerine ulaştırırken aynı zamanda kadınlara istihdam sağlıyor. Bu tür projeler, yardımın nesnesi olan bireyi özne haline getiriyor.

Forum Tartışması İçin Düşündürücü Sorular

- Sizce giyim yardımları “ihtiyaç temelli” mi olmalı, yoksa “hak temelli” bir yaklaşımla mı yeniden düzenlenmeli?

- Yardım süreçlerinde kadınların ve erkeklerin rollerini eşitlemek için ne tür sosyal politikalar geliştirilebilir?

- Yardım alan bireylerin utanmadan, saygı görerek destek alabileceği bir sistem nasıl kurulabilir?

- Irk, sınıf ve cinsiyet eşitsizliklerini azaltacak dayanışma biçimleri sizce nasıl güçlendirilebilir?

Sonuç: Adaletin Kumaşı Hepimize Yeter

Sosyal yardım giyim desteği, sadece bir giysi meselesi değildir. Bir toplumun vicdanının, adalet anlayışının ve eşitlik inancının turnusolüdür. Gerçek eşitlik, herkesin kendi onurunu koruyarak ihtiyaçlarını karşılayabildiği bir sistemde mümkündür. O halde mesele şu değildir: “Giyim yardımı ne kadar?”

Asıl soru şudur: “Bu yardım, adaletin kumaşından mı dikildi?”